Giriş SayfasıMHP 04
Start BASBUGUM MHP 01 MHP 02 MHP 03 MHP 04 Fotoalbum Osmanli Padisahlari Linkler Hasan Kim ??? Ziyaretci Defterim

M.H.P:

12 Eylül Sonrasında Milliyetçi Hareket Partisi

            Darbe ile birlikte devlet yönetimine el konulmuş, yasama ve yürütme yetkilerinin MGK tarafından kullanılacağı açıklanmış, kısa zamanda bakanlar kurulu kurularak yürütme yetkisinin bu kurula bırakılacağı, her kademedeki siyasî faaliyet durdurulmuş, parti başkanlarının can güvenliğini sağlamak amacı ile TSK'nin koruma ve gözetiminde belirli yerlerde ikamete tabi tutulmuşlar, parlâmento ve hükûmet feshedilmiştir .

13 Eylül 1980 tarihinde Bülent Ecevit ile Süleyman Demirel Gelibolu Hamzakoy'da, Necmettin Erbakan ise İzmir Uzunada'da gözetime alındılar .

Bundan sonra AP'den 7, CHP'den 25, MHP'den 11, MSP'den 5 kişi de gözetime alındılar.. MHP lideri Alparslan Türkeş ise müdahâlenin üçüncü günü teslim olmuş ve Uzunada'ya gönderilmiştir.

27 Ekim 1980 tarih ve 2323 sayılı kanunla faaliyetleri durdurulan siyasî partiler, 16 Ekim 1981 tarih ve 2533 sayılı Siyasî Partilerin Feshine Dair Kanun ile tümden feshedildi ve partilerin para dahil taşınır veya taşınmaz bütün mal varlıkları hazineye devredildi. Aynı yasa ile 13 Temmuz 1965 tarihli SPK'de yürürlükten kaldırıldı.

29 Nisan 1981 tarihinde ise MHP hakkında "Anayasal düzenin, cumhuriyetçilik ve demokrasi ilkelerine aykırı olarak devletin tek bir kişi tarafından yönetilmesi amacına yönelik değiştirilmesine zor yoluyla kalkışmak; Türkiye ahâlisini birbiri aleyhine silâhlandırarak toplu kıyıma yönlendirmek, toplu kıyıma neden olmak, bu cürümlere katılmak; TCK'nin 149 ve 146. maddelerinde yazılı cürümleri, işlemek için silâhlı cemiyet oluşturmak" vb. iddialarıyla askeri savcılıkça, kamu davası açılmıştır .

MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası 5 yıl, 11 ay, 8 gün sürmüş, 333 duruşmaya sahne olmuş ve 7 Nisan 1987'de neticelenmiştir. Ankara 1 Numaralı Askerî Mahkemesinde görülen 392 sanıklı davada MHP lideri Alpaslan Türkeş'e 11 yıl, 1 ay, 10 gün hapis cezası verilmiştir. Partinin genel idare kurulu üyelerinin tamamı beraat ederken 5 sanık hakkında idam cezası verilmiştir.

150 sanığın beraat ettiği davada 9 sanık hakkında müebbet hapis, 219 sanık hakkında 6 yıl ilâ 36 yıl arasında değişen hapis ve 6 sanık hakkında da görevsizlik kararı verilmiştir. 3 sanık hakkındaki dava düşerken, 2 sanık da yargılama sırasında vefat etmiştir .

Yargılama süresi içinde kalbinden rahatsızlanan Alparslan Türkeş 29 Mayıs 1983'te Askerî Mevkii Hastanesine kaldırılmıştır. 4 yıl, 5 ay, 28 gün tutuklu kalan MHP lideri tutuklu kaldığı süre göz önünde bulundurularak bir gün hapis cezasından sonra tahliye edilmiştir.

Aslında iddianamenin temel hareket noktası, MHP'de tecessüm eden Türk milliyetçiliği fikriyatını, faşizmin ve nasyonal sosyalizmin bir türevi gibi değerlendirme anlayışıydı. Bu hususa işaret eden Türkeş, "Devlet ve millet adına görev ifa eden bir makamda bulunan kişilerin milliyetçilik fikrini suçlamaları millî birliği sabote edilmek istenen bu ülkenin geleceğinde tahripkâr neticeler doğuracaktır." değerlendirmesini yapmıştır .

Ayrıca Alparslan Türkeş 12 Eylül'le ilgili şu değerlendirmeyi yapmaktadır; "12 Eylül Hareketi'nin yapılmasına lüzum yoktu, ülkenin her yerinde sıkıyönetim ilân edilmişti. Bu şartlar altında sıkıyönetim müesseseleri hakkıyla görevini yapsaydı, terör kısa zamanda çözümlenirdi.

12 Eylül Hareketi'nin vatana, devlete kazandırdığı hiçbir şey yoktur. Türk devletinin temel felsefesi olan milliyetçiliği ezmiş, milliyetçileri lekeli ve suçlu insanlar olarak göstermiş ve Türk milletini yaşatacak düşünce olan Türk milliyetçiliğini korkulup, benimsenmemesi icap eden bir düşünce olarak insanların zihinlerine yerleştirmeye çalışmıştır.

Ülkücülere duyulan garazkârlık dolayısıyla, onları karalamak için Atatürk milliyetçiliği tabiri icat edilmiş ve ilme aykırı olan bu deyim Anayasa'ya geçirilmiştir. Oysa Atatürk'ün kendisi bile konuşmalarında "müfrit milliyetperveriz" demekle hiçbir zaman Atatürk milliyetçiliği diye bir tabir kullanmamıştır" .

Esasında 12 Eylül mahkemelerinde yapılmak istenen farklı bir milliyetçiliğin kavramlaştırılması ile MHP'nin temsil ettiği milliyetçilik anlayışının meşruiyet zeminini yok etmektir.

Yeniden Partileşme ve Muhafazakâr Parti

Yeni partilerin kurulduğu 1983'te MHP kadrolarının önemli bir bölümü ANAP'ta, daha küçük bir kısmı da DYP'de yer aldılar. MHP'yi müstakil olarak sürdürmek isteyen kadrolar ise 7 Temmuz 1983'te Muhafazakâr Parti'yi kurdular. MP'nin kurucular listesinde yer alan bazı isimler şunlardır; Mehmet Pamak, Ali Koç, Ahmet Karaca, M. Kâzım İlkhan, Ahmet Ersen, Kemalettin Toros, Kani Özden, Ahmet Özsoy ve Sabahattin Çankaya.

MHP'nin lideri Alpaslan Türkeş'in manevî desteğini de alan MP, özellikle Türk milliyetçilerini çatısı altında toplamak için büyük gayret sarf etmiştir.

Partinin ilk genel başkanlığına Danışma Meclisindeki çalışmaları ile dikkat çeken Mehmet Pamak seçilmiştir. Muhafazakâr Parti'nin kuruluş dilekçesi İçişleri Bakanlığı'na verilirken adının başında bulunan "Cumhuriyetçi" kelimesi Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine kaldırılır .

Basında MP'nin kadro ve fraksiyon itibariyle MHP'nin devamı olduğu şeklinde haberlerin yayıldığı bir sırada 26 Temmuz 1983 günü Millî Güvenlik Konseyi'nin 100 nolu kararı ile parti kurucularından 25 kişi veto edilir. Uygun görülmeyen üyeler şunlardır;

1. Mehmet Pamak        14. Ali Koç

2. İbrahim Ahi              15. Mevlüt Mutlu

3. Mehmet Çalışkan     16. Kâmil Özden

4. Sabahattin Çankaya 17. Bahadır Özel

5. Melek Denli              18. Zekâ Özkan

6. İbrahim Dönmez       19. M. Kemal Özkan

7. Münir Efe                 20. Ahmet Sayımlar

8. Ahmet Ersen            21. M. Ramazan Sönmez

9. Yusuf Fetvacı           22. M. Kemalettin Toros

10. M. Kâzım İlkhan     23. Ahmet Uslu

11. Yaşar İmeci            24. M. Tufan Yaşar

12. Ahmet Kahraman   25. H.İbrahim Yücel

13. Ahmet Karaca

Büyük darbe alan MP'de genel başkanlığa veto barajını aşmayı başaran Ahmet Özsoy seçilir. Bu arada MGK, 16 Ağustos 1983 tarihinde 117 sayılı kararı ile MP'nin 19 üyesini daha veto eder. Veto edilen yeni kurucular şunlardır;

1. Emin Acar                11. Ferhat Özengin

2. İbrahim Açık             12. Asım Sonmete

3. Kâzım Atakul            13. Kenan Şahan

4. Şahin Başbuğ          14. Dürdane Şahin

5. Hüseyin Çelikcan     15. Ali Şeker

6. Kadir Demirel           16. Necati Şentürk

7. Beytullah Demirhan 17. Cevdet Tosçu

8. Kenan Ertan            18. M. Akif Tuncer

9. B. Özkan Gölmez     19. Mahmut Tütüncü

10. İbrahim Kocaoğlu

Bu vetolara rağmen MP, anayasaya uygun olarak; seçimler yoluyla tüzük ve programında belirlenen (milliyetçi, muhafazakâr) görüşler doğrultusunda millî iradenin oluşmasını sağlama, demokratik devlet anlayışının tesisi amacıyla, ülke çapında teşkilâtlanmasını tamamlamaya çalışmıştır.

Muhafazakâr Parti Programı "Hür Millet", "Mili Devlet" ve "Güçlü İktidar" vadeder. Program dikkatle incelendiğinde MHP programı ile benzerlikler hemen göze çarpar.

MP'nin milliyetçileri ortak bir çatı altında toplamada yeterince başarılı olduğu söylenemez. Öncelikle, MHP davasının yol açtığı gergin ortam, milliyetçi camiada geleceği kestirebilme bakımından zorluklar doğurmuştur. İkinci olarak vetolar nedeniyle MP kuruluşunun ilk yıllında üç genel başkan değiştirmek zorunda kalmıştır. Ayrıca seçimlere katılamayış da MP için bir dezavantaj teşkil etmiştir .

1985 yılında MP içinde yeni bir kadro değişikliği gerçekleşir. Ali Koç Genel Başkan, M. Ali Erdoğan Genel Başkan Yardımcısı, İbrahim Dönmez de Genel Sekreter olur.

MP I. Büyük Kongresi 30 Kasım 1985 günü Ankara'da yapıldı. Kongrede tek aday olarak gösterilen Ali  Koç Genel Başkan olurken, partinin adı "Milliyetçi Çalışma Partisi" olarak değiştiriliyordu. Türkiye üzerinde yükselen bir çınar ağacından oluşan eski parti amblemi yerine kırmızı zemin üzerinde beyaz bir hilâl ve etrafından "9 Işık"ı temsilen 9 yıldızdan oluşan yeni amblem kabul ediliyordu . 1987 yılı içerisinde MÇP iki olağanüstü kongre yaşamıştır. Birincisi Genel Başkan Ali Koç'un istifası üzerine 19 Nisan günü Ankara'da gerçekleştirilmiştir. Abdülkerim Doğru'nun Genel Başkan seçilmesiyle sonuçlanan kongrede Devlet Bahçeli Genel Sekreterliğe getirilmiştir.

MÇP Genel Başkanlığa seçilen Abdulkerim Doğru'nun eski MSP milletvekili olması birtakım tartışmalara sebebiyet vermiştir. MHP'nin temelini oluşturan milliyetçilik fikri din ile bir çatışma hâlinde kesinlikle olmamasına rağmen, "Din" karşısında "Milliyetçilik"in ikinci plâna düştüğü yorumları yapılmıştır .

6 Eylül 1987'de referandumla siyaset yasağı kalkan Türkeş, 20 Eylül 1987'de MÇP'ye kaydını yaptırmıştır. Bu gelişme sonrasında olağanüstü kongre kararı almış ve 4 Ekim 1987'de yapılan II. Olağanüstü Kongrede 210 delegenin oyunu alan Alparslan Türkeş MÇP Genel Başkanlığına seçilmiştir .

26 Kasım 1987 Genel Seçimleri MÇP için ilk ciddî sınav olmuş, ancak arzu edilen başarı sağlanamamıştır. MÇP bu seçimlerde %2.91  oranında oy almıştır.

MÇP'nin II. Olağan Kongresi 27 Kasım 1988 tarihinde gerçekleştirilmiş, Alparslan Türkeş yeniden Genel Başkan seçilmiştir. Ayrıca bu kongrede parti programında değişiklikler yapılmış ve 9 Işık doktrini temel prensip olarak programın çatısını oluşturmuştur .

MÇP, 26 Mart 1989'daki yerel seçimlerde Türkiye çapındaki oy oranını %4.1'e yükseltti. 20 Ekim 1991'de yapılan genel seçimlere ise MÇP, RP ve IDP ile seçim ittifakı yaparak girmiştir. %16.9 oranında oy alan bu ittifak parlâmentoya girmeye hak kazanmıştır.

Seçimden kısa süre sonra ittifaktan ayrılan Alparslan Türkeş ve 18 arkadaşı "Demokratik Hareket Partisi(DHP)"ni kurdular. 29 Aralık 1991'de yapılan III. Olağan Kongre de bu 19 milletvekili MÇP'ye katılmışlardır. Böylelikle DHP kendi kendini feshetmiş oluyordu. Bu kongrede Alparslan Türkeş yeniden Genel Başkan seçilmiştir. Bu dönemde parlâmentoda MÇP'yi temsil eden milletvekilleri şunlardır.

1. Alparslan Türkeş      11. Mustafa Dağcı

2. İsmet Gür                 12. Osman Develioğlu

3. Muharrem Şemsek   13. Seyfi Şahin

4. Tuncay Şekercioğlu 14. Musa Erarıcı

5. Rıza Müftüoğlu        15. Servet Turgut

6. Oktay Öztürk           16. Muhsin Yazıcıoğlu

7. Esat Bütün              17. Ahmet Özdemir

8. Ökkeş Şendiller       18. Koray Aydın

9. Saffet Topaktaş        19. Yaşar Erbaz

10. Seyit O. Sevimli

MÇP, Mecliste grup kurma hazırlığı içinde iken 7 Temmuz 1992'de Muhsin Yazıcıoğlu'nun başını çektiği 6 milletvekili ile birlikte MÇP'den istifa ederek ve bir süre sonra Büyük Birlik Partisi adında yeni bir parti kurmuşlardı .

Yeniden MHP

Siyasî partileri kapatan 12 Eylül yönetimince yasalaştırılan "Siyasî Partilerin Feshi ve Kanun"un 19 Haziran 1982'de iptaliyle MHP'nin yeniden açılması gündeme gelmiştir. Bazı yöneticiler MHP'nin maddî ve fikrî potansiyelini kucaklayamayan MÇP'nin yeniden açılacak MHP'nin bir bileşeni olması gerektiğini savunuyorlardı .

MHP'nin yeniden açılması tartışmaları devam ederken 27 Aralık 1992 günü toplanan MHP'nin son kurultayında delegeler, partinin feshine, isminin ve ambleminin MÇP tarafından kullanılabileceğine karar vermişlerdir .

Bu gelişme üzerine 24 Ocak 1993'te yapılan Olağanüstü Kongreyle MÇP, MHP adını almış ve üç hilâlli amblemin tekrar kullanılmasına karar verilmiştir. Böylece MHP ikinci defa doğmuş, "Milliyetçi Hareket" adıyla temsil edilen yaklaşık 30 yıllık misyon, bütün olumsuzluklara rağmen ayakta kalmayı başarmıştır.

Cumhuriyet dönemi siyasî partileri içinde MHP, girdiği her seçimde oy oranını daima yükseltebilen nadir siyasî partiler arasında gösterilmektedir. MHP, milliyetçiliğin popülerleştiği bir siyasî atmosferde 27 Mart 1994 mahallî seçimlere girerek %8.18 oranında oy ile tarihindeki en yüksek gücüne ulaşmıştır.

MHP'nin bu yükselişine şüphesiz "ılımlı, makul, uzlaşmacı, sorumlu, bilge devlet adamı", görüntüsü çizen Türkeş'in büyük payı olmuştur.

1989'da Sovyet sisteminin çöküşü ile birlikte bu sistem içindeki Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını kazanması, 1984'ten beri devam PKK terörürün 1990'lı yıllarda doruğa ulaşması karşısında MHP'nin takip etmeye çalıştığı politika Türk kamuoyunda takdirle karşılanmış, bu durum MHP'nin yükselişinde önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca yükseliş sebeplerinden biri de sorumlu muhalefet anlayışına  sahip olmasıdır.

Netice itibarıyla MHP'nin 1989 mahallî seçimlerinden sonra çizdiği yükselen grafik, fikrî alt yapısını koruyarak daha geniş kitlelerin hissiyatına tercüman olmasına, fikir partisi ile kitle partisi olmanın gereklerini bağdaştırabilen bir yapıya kavuşmasına bağlayabiliriz .

Ancak Aralık 1995'te yapılan genel seçimlerde MHP %8.18 oy toplamasına rağmen %10 barajını aşamadığı için TBMM'ye milletvekili sokamamıştır.

Alparslan Türkeş'in 1964 yılında siyasete doğrudan girmesiyle başlayıp 1969 yılında tamamlanan süreçte Türk milliyetçiliği davası, derlenip toparlanmaya, daha doktriner bir hüviyet kazanmaya başlamış, kendi özgün ve dinamik siyasi partisine kavuşmuştur. Bu süreç, dağınık, siyasi etkinliği çok zayıf ve özgüven bunalımı yaşayan bir camianın varlığını çok iyi gözlemleyen, Türk milletinin yeni bir dirlik, birlik ve kalkınma hamlesine ihtiyacı olduğunu hisseden siyasî iradenin, inancın, kararlığın ürünüdür.

Yani Merhum Liderimiz Alparslan Türkeş'in önderliğindeki kadronun iradesinin ve çabalarının eseridir. Milliyetçi-ülkücü hareket, büyük ve güçlü Türkiye'nin mimarı olarak doğmuş ve gelişmiştir .Türk milliyetçiliği hareketinin yeniden yapılandırılması aşamasını, bütün milliyetçilerin, vatanseverlerin, bütün dağınık parçaların bir araya getirilmesi ile fikri alt yapının geliştirilmesi ve projelerin ortaya konması aşaması izlemiştir. Tabi bütün bu aşamalar, çok zorlu ve uzun soluklu bir mücadeleyi, ilmik ilmik örülme anlamında zahmetli çabaları ifade etmektedir. Çünkü Türk milliyetçileri, önlerine çıkartılan bir çok engeli aşmak, yoğun karalama kampanyalarını göğüslemek için olağan üstü çabalar sarf etmek zorunda kalmışlardır. Türk milliyetçiliği davasının doğrudan siyasi alana taşındığı, yani rahmetli Başbuğumuzun Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin genel başkanı seçildiği günden itibaren başta faşizm olmak üzere sürekli eleştiriler yöneltilmesi, Türk gençliğinin çeşitli oyunların içine çekilmeye çalışılması Milliyetçi Hareket'in gelişimini etkilemiştir. İşte milliyetçi-ülkücü hareket, bir taraftan bu tür karalama kampanyalarıyla ve terör belasıyla uğraşmak, bir tarafta da dünya ve ülke sorunlarıyla ilgilenmek, çözümler üretmek durumunda kalmış, siya-si hayatın gereklerini yerine getirmeye çalışmıştır. Bu mücadelenin bir de imkansızlıklar içinde yürütüldüğü düşünüldüğünde, anlamı, önemi ve büyüklüğü daha iyi anlaşılmaktadır .

parçalama teşebbüslerine göğüs germe zorunda kalınmıştır. Ancak, Milliyetçi Hareket kısa süre içinde Türkiye'nin ve Türk dünyasının tekrar parlayan yıldızı olmayı başarmıştır.

Alparslan Türkeş'ten Devlet Bahçeli'ye

"Türkiye'nin, tarihiyle, toplumuyla

 ve devletiyle, kısaca ülkesiyle

 sürekli kavgalı "aydın sendromu"nu

 aşması gerekmektedir. Ülkemiz

 mesaisini sorunları ve farklılıkları

 derinleştirmek için harcamayan;

"eleştirel" olmanın yanında,

geçmişiyle ve milletiyle barışık

yaşayabilen, geleneğine sahip

çıkabilen aydın anlayışına her

zamankiden daha çok ihtiyaç duymaktadır".(Devlet Bahçeli,1997)

4.4.1997 Cuma gecesi MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in vefatıyla Genel Başkanlığa vekaleten MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş getirildi. Daha sonra Genel Başkanlık koltuğunu geçiş dönemi kongrelerinin ilki olan 6.7.1997'de yapılan seçim ile Devlet Bahçeli kazanmıştır.

Bu arada Sadi Somuncuoğlu, Kubilay Uygun ve İsmail Köse'nin katılımlarıyla MHP parlâmentoda temsil edilme imkânı buldu. Ancak Kubilay Uygun bir süre sonra MHP'den ayrılmıştır. Daha sonra Şaban Karataş MHP'ye katıldı.

23 Kasım 1997'de yapılan olağan MHP Büyük Kongresi'nde Genel Başkan yine Devlet Bahçeli olarak tescil edilmiş, Merkez Yürütme ve Merkez Karar Kurulu yeniden seçilmiştir.

23 Kasım kongresi sonucu oluşan parti üst kurulları şu isimlerden meydana gelmiştir: Merkez Yürütme Kurulu; İsmail Köse, A. Halûk Çay, Ercüment Konukman, Atilla Kaya, Muhittin Çolak, Sadi Somuncuoğlu, Tunca Toskay, Gazanfer Akçin, Nevzat Kösoğlu, Şuayip Üşenmez, Enis Öksüz, Necati Gültekin, Emin Çarıkçı, E. Semih Yalçın, M. Ziya Yılmazbilen, Mehmet Gül, Şefkat Çetin, Abdurrahman Küçük, Dursun Çobanoğlu, Eyüp Aktepe, Osman Durmuş, Faruk Keskinkılıç, Koray Aydın, Murat Sökmenoğlu, Murat Şefkatli, Mustafa Verkaya, Recai Yıldırım, Suat Başaran, Halûk Tokuçoğlu, Nilgün Bayraktar, Raif Babaoğlu, Sabahattin Çakmakoğlu, Adnan Uçaş, Ruhi Bacanlı, Şevket B. Yahnici, A. Erol Aksoy, Bülent Didinmez, İlhami Yılmaz, Kazım Ayaydın, Ömer İzgi, Nazif Okumuş, Y. Bülent Bakîler, Naci Büyükçelebi, S. Turan Çirkin, Talip Kaban, Ahmet Bukan, Ali Helvacı, M. Sait Gönen, Ali Güngör, Özdemir Akı, Ali Koç, Edip Özbaş, Halil Harman, Hüseyin Köroğlu, Oktay Demir, Ümit Şafak, Ümit Sarıtaşlı, Erdem Şenocak, Ali Akçan, Ferruh Sezgin, M. Akif Uysal, Saim Tekin, Ercan Koç, Hasan Özarslan, Haydar Meral, A. Yüksel Fermanlı, Musa Erarıcı, Engin Tokdemir, Mehmet Aktürk, Muzaffer Çakmaklı, Nevzat E. Kumandaş, Hasan Albay, Ahmet Özsoy, Yunus Meral, M. Yusuf İnanç, Mustafa Mit, İsmet Büyükataman, Habib Akbal, Halit Kanak, Ö. Halûk Pirimoğlu, Muhammet Öztürk, Mehmet Alp, Mustafa Baktır, Orhan Polat, Olcayto Turhan.

Merkez Karar Kurulu; Ali Büyükşen, Emsalettin Cengiz, Mustafa Çakır, Cumhur Saraç, Mevlüt Dedeoğlu, Mümtaz Coşkun, Fevzi Gürbüz, Ahmet Berberoğlu, İbrahim Aydemir, Muharrem Yüksel, Fahrettin Koçyiğit, Muzaffer Ayaşlıer, Müfit Kır, Turan Türküm, M. Ali Aydoğan, Turgay Tüfekçioğlu, İrfan Büyükbaş, Şerafettin Toperi, B. Yaşar Öztürk, İshak Yılmaz, İlyas Demirbaş, Osman Şen, Ali Taşkın, Aysel İzgi, Bülent Belen, C. Bilge Şahin, Edip Tiryaki, Hasan Doğan, Hilmi Kadayıfçı, İlker Meral, Kadir Vardar, Mehmet Kundakçı, Mehmet Öncül, Muzaffer Aksın,Orhan Koçak, Ömer Alkan, Ömer Demir, Salih Erbeyin, Temel Camadan, Yaşar Karşılayan, A. Fatin Özdemir, Abdullah Kuş, Abdurrahman Ekşi, Ahmet Sarı, Ali Halaman, Ali Çavuş, Ali Erol, Ali Şahin, Arif Gül, Ata Türkoğlu, Atilla Saygı, Baki Küçükokudan, Bülent Erener, Cumali Durmuş, Çetin Çıplak, Davut Özdemir, Derya Kadıoğlu, Durak Ayerdem, Emin Bektaş, Enver Yeşilkayalı, Ertuğrul Koca, H. İbrahim Turanboy, Halis Sarışen, Hasan Güzel, Hatice Babalı, Hediye Akdere, Hüseyin Alınak Hüseyin Baş, Hüseyin Arpaözü, İbrahim Fidan, İhsan Barutçu, Kemal Köse, M. Nuri Çomaklı, Mehmet Gürcan, Metin Demirkol, Murat Saltuk, Mustafa Oğuz, Mustafa Günaydın, Mümin Küçük, Namık Durak Aksoy, Necmettin Gökkaya, Nevzat Altıntaş, Nurettin Altay, Ömer Bağcı, Raif Çiçek, Selim Bilge, Şemsi Erdem, Şükrü Doğan, Şükrü Akşan, Yaşar Erkalan, Yavuz Ceylan, Süleyman Uçan, Burhanettin Kocaman, Mehmet Çelik, İdris Hayal, Emin Ateş, Mehmet Güven, İnci Kavas, Ali Kemal Baycan, Sami Bekar.

Kongre sonrasında seçilen Başkanlık Divanı ise şu isimlerden meydana gelmekteydi; Devlet Bahçeli (Genel Başkan), Sadi Somuncuoğlu, Enis Öksüz, Abdulhalûk Çay, Tunca Toskay, Eyüp Aktepe, Sabahattin Çakmakoğlu, Ömer İzgi, Şefkat Çetin, Mustafa Verkaya, Koray Aydın, Murat Sökmenoğlu, Nazif Okumuş, Murat Şefkatli, Faruk Keskinkılıç, Ali Helvacı, Raif Babaoğlu, Bülent Didinmez, Turan Çirkin, Saim Tekin, Adnan Uçaş, Engin Tokdemir ve Ümit Şafak.

İdeolojilerin, inançların veya fikir akımlarının rollerinin değişmesi, popülaritesinin konjonktürel olarak azalması veya çoğalması mümkündür. Ancak insanlık var olduğu müddetçe fikir ve ideolojiler hiçbir zaman yok olmayacak, hayatiyetlerini devam ettireceklerdir . MHP de, Alparslan Türkeş ile sistemleştirdiği ve hayat verdiği dünya görüşünü ve ideolojisini, bundan sonra yeni lideri Devlet Bahçeli ile takip edeceği siyasetine ve programına esas ittihaz edecektir.

Alparslan Türkeş'ten sonra onun arzusu ve isteği doğrultusunda Milliyetçi Hareket Partisi, dimdik ve güçlü şekilde ayakta durmakta, Türk milletinin yegâne ümidi hâline gelmiş bulunmaktadır. Bunun sebepleri arasında, Alparslan Türkeş gibi karizmatik ve bilge bir lidere ve onun yetiştirdiği kadrolara sahip olması gösterilebilir. Türk milliyetçileri, bu gerçeği hiçbir zaman unutmadan Başbuğlarının gösterdiği büyük hedeflere doğru akıp giden kutsal yolculuklarına yılmadan ve yorulmadan devam edeceklerdir .

Türk milletinin geçmişi ile bugünü arasında köprü vazifesini gören MHP, temel referans noktalarını ve hedeflerini koruyarak kitlelerle kucaklaşan bir fikir ve kadro partisi olarak yoluna devam edecektir.

Türk milliyetçilerinin, 21. yüzyılın ilk yarısındaki ana hedefleri olan Lider Türkiye ülküsünü realize etmek ve Türk dünyasının birlikteliğini sağlamak için ellerinden gelen bütün gayreti gösterip başarıya ulaşacaklarından hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır .

Son Söz Yerine

23 Kasım 1997 tarihinde yapılan Milliyetçi Hareket Partisi Olağan Kongresi, parti merkez kurullarının tespitinin yanı sıra, daha önce seçilmiş bir  Genel Başkan olarak Sayın Devlet Bahçeli'nin liderliğinin teyit ve tescili anlamını ifade eder. Milliyetçi Hareket Partisi'nin Genel Başkanı olan  zat, sanılanın aksine sadece bir siyasî partinin genel başkanı değil aynı zamanda ateşle imtihan  edilmiş bir kadronun  lideridir. Milliyetçi Hareket Partisi'nin bir kadro ve fikir hareketi olduğu doğrudur; ancak bu temel felsefenin kabulü ile birlikte kadrosu ve misyonuyla barışık bir lider anlayışının ülkücü camiada daima var olduğu da bilinen bir gerçektir.

            Ülkücülerin kabul ve tasdik ettiği liderlik kavramının temelini Türk devlet geleneğinde bulmak mümkündür.   Türk devlet anlayışının tarihî temellerinden hareketle ülkücülerin kabul ettiği liderlik, günümüzde modern demokrasilerde görülen yeni bir anlayışın ifadesinden başka bir şey değildir. Dolayısıyla ülkücüler "Hazar Hakanı"  görünümündeki bir liderlik anlayışını hiçbir dönemde kabul etmemişlerdir.

Alparslan Türkeş Okulu'nda yetişmiş olan Devlet Bahçeli'nin şahsiyetinde var olan liderlik vasıfları ile birlikte kabul ve anlaşılması gerektiği yönündeki düşüncelerimizin, bir siyasî partideki liderlik hegemonyası ile karıştırılmaması gerekir. Her şeyden önce şu temel gerçek ihmal edilemez; Sayın Devlet Bahçeli bu ülkenin asıl sahibi olan ülkücülerin hür iradeleri sayesinde önce bir fikir hareketinin, kaynağını Türk tarihinden almış bir misyonun lideri olarak, daha sonra da bu hareketi kadrosuyla birlikte siyasî iktidara taşıyacak bir Genel Başkan olarak seçilmiştir.

Merhum Alparslan Türkeş'ten kalan miras sadece onun görüş ve düşünceleri değildir, aynı zamanda onun sağlığında, gelişmeler karşısında ortaya koyduğu davranış biçimi ve pratikleridir. İşte bütün bu unsurlar ülkücüleri etkilemiştir. Alparslan Türkeş'in karizmasıyla kabul ettirdiği liderlik biçimi, halefi olan Devlet Bahçeli'de de aranmıştır. Ülkücü irade Alparslan Türkeş'te gördüğü liderlik vasıflarını Sayın Bahçeli'de de görmüş ve bu sebeple onun bir lider olarak mevcudiyetini tanımış ve tasdik etmiştir.

Ülkücü Hareketin lideri, ilelebet devam edecek bir misyonun birinci derecede sorumlu İLTEBER'i  olmalıdır. Bununla birlikte, Türk milletinin var olduğu devirlerden itibaren, daima devamlılık arz ettiğine inandığımız Türk milliyetçiliği fikriyatını ve bu fikriyatın siyasî misyonu olan Milliyetçi Hareket Partisi'ni bir lider  ve kadro hareketi olarak birlikte mütalâa etmek gerekir.

            Esasında 23 Kasım tarihli Kurultay'ın ortaya koyduğu irade, bu gerçeğin tespiti ve gözler önüne serilmesidir. Artık asıl olan,delege iradesiyle tespit edilmiş mevcut yapının yüklenmiş olduğu vazifeyi yerine getirmesidir. Bu vazife, millî iradenin tecellisi sonucu elde edeceği siyasî iktidar vasıtasıyla önce Türk milletinin mutluluğu, daha sonra da kültürel ve iktisadî manada "ittihat-ı etrak" ve "ittihat-ı İslâm" ideallerinin tatbiki olmalıdır.

Dikkat edilirse mefkûremiz, her zamanki  gibi yine büyük manaları ve gayeleri ihtiva etmektedir. İdeallerimizi gerçekleştirme vasıtası  ise bizatihi Türk milletidir. Milletinin sinesinden doğmuş ülkücüler ise bütün bu ideallerin "emniyet subabı" dır. Bu sebeple ülke çıkarları adına hayatî öneme sahip olduğuna inandığımız Ülkü Ocaklarının mevcudiyetine zarar verebilecek hiçbir teşebbüse imkân ve fırsat verilmemelidir.

Çünkü yukarıdan itibaren izahına çalıştığımız misyonun "iç dinamiği " Ülkü Ocakları"dır. Ülkü Ocaklarının eksikliklerini dile getirmek suretiyle tenkidi mümkündür. Ancak bu müesseseyi tenkit sadece Ülkü Ocaklılara ait bir iş olmalı ve tenkit edişteki gaye, "Terakkî" fikrine hizmet etmelidir. Bunun aksi her türlü düşünce ve teşebbüs Türk milliyetçiliği fikrine hizmet eden fevkalâde önemli teşekküllerden birisi olan Ülkü Ocaklarına zarar verir.

Ülkü Ocakları yeni yetişen neslin, genç Türklerin kültür ocağıdır. Ülkü Ocakları siyasetle uğraşmaz, ancak siyasî arenaya milliyetperver idealistler yetiştirir. Ülkü Ocakları, kavgaya sebep olmaz, ancak hukukî ölçüler dahilinde nefsi müdafaa hakkı saklıdır.

            Ülkü Ocaklarının var oluş sebebi merhum Alparslan Türkeş'tir. Mazide ona bir sembol olarak Başbuğ sıfatını veren Ülkü Ocakları olmuştur. O hâlde gelenek devam etmeli ve Ülkü Ocaklarının devamlılığı, ülkücülerin İlteber'i Devlet Bahçeli'nin liderliğinde gerçekleştirilmelidir .

Fakat MHP ve Lideri Alparslan Türkeş her zaman siyasetin merkezinde olmuşlardır. Ülkücülerin gözünde Türklerin Başbuğu olan Alparslan Türkeş'in

4 Nisan 1997 günü vefat etmesiyle MHP uzun süren bir kongreler dönemine girmiş, neticede Dr. Devlet Bahçeli genel başkanlığa seçilmiştir.

Copyright © 2CCC - 2001
 e-posta: hozturk1@chello.nl
Bu site
Hasan Öztürk Tarafından hazırlanmaktadır